4-1) BİNİP TABAKADAN TABAKAYA GEÇMEK
GİRİŞ:
84. Sûre (İnşikak Sûresi)/16-19. âyetler:
-
Elmalılı Hamdi Yazır Meali:
-
16) İmdi kasem ederim o şefaka
-
17) Ve geceye ve derlediğine
-
18) Ve derlendiği zaman o Aya
-
19) Ki sizler binip binip geçeceksiniz elbette tabakadan tabakaya.
-
Yukarıdaki âyetlerin sadeleştirilmiş hâli:
-
16) Şimdi yemin ederim, o şafağa,
-
17) ve geceye ve derlediğine,
-
18) ve dolunay haline geldiğinde o aya,
-
19) ki sizler elbette binip binip geçeceksiniz tabakadan tabakaya.
Birçoğumuzun hafıza kayıtlarında Ay, unutulmaz anıların, güzel manzaraların bir sembolüdür. Diğer taraftan Ay, Ay takvimini kullananlar için şaşmaz bir hesap aletidir. Gel-gitleriyle de, Dünyamız’a uyguladığı çekimle de Ay, her zaman insanlar için merak unsuru olmuş, insanlığın ilgisini çekmiştir. O, kimimiz için matematiği, kimimiz için astronomiyi, kimimiz için sanatı, kimimiz için romantizmi ifade etmektedir.
Tarih boyunca Ay, insanlar için ulaşılmazlığı da ifade etmiştir. Nitekim Peygamberimiz’e Kuran-ı Kerim’in vahyedildiği dönemde de bu hiç şüphesiz böyleydi. Bu nedenle 1400 yıla yakın bir süre yukarıdaki âyetlerde Ay’a gidileceğine işaret olduğu anlaşılamadı. Bu sûrede Ay’a dikkat çekildikten bir âyet sonra “tabakadan tabakaya, binip geçileceği” söylenmiştir. Daha önceden Kuran’ı anlamaya çalışanlar 18. âyetle 19. âyeti ayrı düşünmüşler ve “tabakadan tabakaya geçişi” başka türlü değerlendirmeye çalışmışlardır. Çünkü onların zihninde Ay ulaşılmazdı, Ay’a gitmek hayal bile edilemezdi, hayal edilse bile bu ancak romantik bir düş olarak mümkündü.
-
Bu düşüncelerin etkisiyle tabakadan tabakaya geçişin mânevî yükselişi ifâde ettiği, dünyâdan ahirete geçişi anlattığı, insanın spermden gençliğe, gençlikten yaşlılığa kadar geçirdiği halleri mecâzî bir ifâdeyle dile getirdiği düşünüldü. Oysa âyette insanların gelecekte tabakadan tabakaya geçeceği söylenmektedir. Mânevî yükseliş veya çocukluktan yaşlılığa geçiş gibi süreçler Kur'ân’ın inişinden önce de vardı, indiği zaman da vardı, indikten sonra da var olmuştur. Bu nedenle âyet hakkında geçmişte yapılan bu yorumların gerçeği yansıtmadığını düşünüyoruz. Bununla birlikte vefâtı 1942 yılı (Ay’a gidilmesinden önce) olan Elmalılı Hamdi Yazır, hemen yukarıdaki meâlinden de görüyoruz ki, âyeti doğru mânâsıyla tercüme etmiştir.
Ay’a gidişte açılışı 12 Eylül 1959’da Rusların yaptığı Luna 2 insansız uzay aracı gerçekleştirdi. Aynı yıl Luna 3 insansız uzay aracı Ay’ın gizli yüzünün fotoğrafını çekti.
Ay’dan Dünyâ’nın görüntüsü:

84. Sûre/19. âyet:

Âyette geçen “tabaka” kelimesi Kuran’ın diğer yerlerinde, örneğin 67-Mülk Sûresi 3. âyette ve 71-Nuh Sûresi 15. âyette maddi tabakaları ifade etmekte; fakat manevi bir tabakayı veya halleri ifade etmemektedir. Âyette “binip geçilmesinden” bahsedilmesi de, Ay’a gidilmesine işaret edildiği görüşünü desteklemektedir; Âyette “binme” anlamında çevrilen “terkebunne” ifadesi, Kuran’ın başka yerlerinde de hayvanlara binmeyi olduğu gibi gemi gibi araçlara da binmeyi ifade etmek için kullanılmıştır. (Örneğin bakınız: 43-Zuhruf Sûresi 12. âyet.).
19. âyeti bu şekilde değerlendirdikten sonra 18. âyete baktığımızda Ay’a dikkat çekilmesi, 19. âyette bahsedilen “binerek tabakadan tabakaya geçişin” Dünya’dan Ay’a bir araçla geçiş olduğu fikrini doğrulamaktadır.
18. âyette Ay’ın dolunay şekline dikkat çekilir. Ay’ın gerçek şekli dolunaydaki halidir. Ay’ın dolunay hali Ay’ın bütününü, Ay’ın diğer halleri ise kendisini değil ancak bir bölümünü ifade eder. Ay’ın özellikle dolunay haline dikkat çekilmesi, bu nedenle olabilir.
BİNMEK KELİMESİ:
Terkebbunne kelimesi ر ك ب kök harflerinden oluşmaktadır. ر ك ب kökünün, Kur’an’da geçtiği tüm yerlere şu excel belgesini indirerek bakabilirsiniz: Terkebunne kelimesi.
40 (Mü'min Sûresi)/79. âyet:
.jpg)
Ali Bulaç Meâli: Allah O'dur ki, kimine binmeniz, kiminden yemeniz için size (bir yarar olmak üzere) davarları var etti.
Süleyman Ateş Meâli: Allah'tır ki kimine binmeniz, kiminden yemeniz için size hayvanları yarattı.
Diyanet Meâli: Allah, bir kısmına binesiniz, bir kısmını da yiyesiniz diye sizin için hayvanları yaratandır.
43 (Zuhruf Sûresi)/12. âyet:
.jpg)
Yaşar Nuri Öztürk Meâli: Ve O, sizin için gemilerden ve hayvanlardan binmekte olduğunuz şeylere de vücut verdi.
Elmalılı Hamdi Yazır Meâli: Ve sizin için gemilerden ve yumuşak hayvanlardan bineceğiniz şeyler yaptı.
Hasan Basri Çantay Meâli: Sizin için gemilerden, hayvanlardan bineceğiniz şeyleri meydana getirmiştir.
Ali Bulaç Meâli: Ve sizin için gemilerden ve hayvanlardan bineceğiniz şeyleri var etti.
TABAKA KELİMESİ:
Tabaka kelimesi Kur’ân’da sadece şu üç âyette geçiyor:
67 (Mülk Sûresi)/3. âyet:
.jpg)
Diyanet Meâli: O, yedi göğü tabaka tabaka yaratandır.
Ömer Nasuhi Bilmen Meâli: O'dur ki, yedi göğü tabaka tabaka olarak yarattı.
Süleyman Ateş Meâli: O, yedi göğü, birbiri üzerinde tabaka tabaka yarattı.
Fizilalil Kuran Meâli: Yedi göğü tabakalar halinde yaratan O'dur.
Kelime Meâli (Hayrat Neşriyat): O ki, yedi göğü tabaka tabaka olarak yarattı.
71 (Nûh Sûresi)/15. âyet:
.jpg)
Diyanet Meâli: ‘Görmediniz mi, Allah yedi göğü tabaka tabaka nasıl yaratmıştır?'
Elmalılı Hamdi Yazır Meâli: Görmediniz mi nasıl yaratmış Allah yedi Semayı uygun tabaka tabaka?
Ömer Nasuhi Bilmen Meâli: Görmediniz mi ki, yedi semayı nasıl tabaka tabaka yaratmıştır?
Ali Fikri Yavuz Meâli: Görmediniz mi, Allah yedi göğü tabaka tabaka nasıl yaratmış?
Şaban Piriş Meâli: Allah'ın yedi göğü nasıl tabaka tabaka yarattığını görmüyor musun?
Kelime Meâli (Hayrat Neşriyat): Görmediniz mi, Allah yedi göğü nasıl tabaka tabaka yaratmıştır!
Tabaka kelimesinin geçtiği diğer iki âyetten şu iki çıkarımı yapabiliriz:
1) Tabaka kelimesi maddî tabakaları ifâde etmekte, fakat mânevî bir tabakayı veya mânevî halleri ifâde etmemektedir.
2) İncelediğimiz 84. Sûre/19. âyetteki, ‘binerek tabakadan tabakaya geçilmesi’nde bahsedilen tabaka, göklerin tabakasıdır ve gökler yedi tabakadır.
Yedi kat gök ve yedi kat yer:
65. sûre/12. âyet: Allâh yedi göğü ve yerden bir o kadarını yaratandır.
Bu âyetten de anlıyoruz ki, gökler yedi tabaka olduğu gibi yer (Yâni yeryüzü) de yedi tabakadır.
KUR'ÂN'DAKİ MÛCİZE BULGULAR:
Ay (Arapçası: Kamer) kelimesinin tüm Kur'ân'da geçiş sayısı:
Dünyâ’nın uydusu olarak Ay (Arapçası: Kamer) kelimesi tüm Kur’ân’da 27 defâ geçmektedir.
Ay, sürekli, kendi etrâfında, ayrıca Dünyâ’nın etrâfında, ayrıca Dünyâ ile birlikte (Dünyâ’nın uydusu olarak) Güneş’in etrâfında döner. Ay kendi etrâfındaki bir tam dönüşünü aşağı yukarı 27 (27,3) günde tamamlamaktadır. Ay Dünyâ etrafındaki bir tam dönüşünü de aşağı yukarı 27 günde tamamlamaktadır. İkisi eşit (27 gün) olduğu için Dünyâ’dan baktığımızda Ay’ın hep aynı yüzünü görürüz, diğer yüzünü hiç görmeyiz.
Peki Ay’ın fazları niçin 27 günde bir değil de, 29,5 günde bir tekrarlanır? Çünkü:
-
Ay’ın fazları, biz Dünyâ’dan bakarken, Ay’ın Güneş’e göre pozisyonuna göre oluşur. Ay Dünyâ etrâfındaki bir tam dönüşünü tamamlayana kadar, Dünyâ Güneş’in etrâfında dönmeye devâm ettiği için, yâni Dünyâ’daki bir insana göre Güneş’in de pozisyonu değiştiği için, Ay’ın Dünyâ ve Güneş’e göre aynı pozisyona gelmesi için, Dünyâ etrâfında 2,5 günlük bir dönme daha yapması gerekir.

Ay (Kamer) kelimesinin tüm Kur’ân’da geçtiği âyetlere hem detaylı, hem de özet bir şekilde olmak üzere, şu belgeyi indirerek ulaşabilirsiniz: Belge.
Gökler (Arapçası: Semâvât) kelimesi:
1) Gökler (Semâvât) kelimesi tüm Kur’ân’da 190 (19×10) kere, yâni 19’un tam katı kadar geçmektedir.
2) ‘Yedi gök’ (yâni ‘yedi gökler’) kelime grubu tüm Kur’ân’da 7 kere geçmektedir. Açıklama:
-
Türkçede bir kelimenin önüne 1’den büyük bir sayı geldiği zaman o kelime çoğul eki olan -ler veya -lar almaz. Fakat Arapça ve İngilizce gibi bâzı dillerde çoğul eki alır. Örneğin, Türkçede “beş kitap” denir, fakat İngilizce’de “five books” (beş kitaplar) denir.
.jpg)
3) Gökler de, yer de 7 tabaka demiştim. “Gökler ve yer” السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ (Es semâvâti vel ard) kelime grubu tüm Kur’ân’da 133 (19×7) kere, yâni hem 19’un tam katı, hem de 7’nin tam katı kadar geçmektedir. Yâni katmerli özellik. Tüm Kur’ân’da ‘Gökler ve yer’ kelime grubuna katmadığım, iki yerde ‘Yer ve gökler’ kelime grubu şeklinde geçiş var:
-
14/48’de, gökler ve yer şeklinde değil de, yer ve gökler şeklinde bir geçiş var, fakat bu geçişte yer ve gökler kelimeleri mânâ olarak bağlı değil ayrık, şöyle ki: Mânâsı: “O gün, yer başka yere ve gökler dönüştürülür ve tek olan, kahredici olan Allâh için ortaya çıkarlar.”
-
20/4’te de, gökler ve yer şeklinde değil de, yer ve gökler şeklinde bir geçiş var. 20/4:
-
تَنْزٖيلًا مِمَّنْ خَلَقَ الْاَرْضَ وَالسَّمٰوَاتِ الْعُلٰى
-
Tenzîlem mimmen halegal arda ves semâvâtil ulâ.
-
Yeri ve yüksek gökleri yaratan tarafından bir indirmedir.
4) “Gökler ve yer” kelime grubu, tüm Kur’ân’da 7’nin katı sûrelerde (7. sûre, 14. sûre, 21. sûre, …) 19 kere geçer.
.jpg)
5) Gökler (Semâvât) kelimesi tüm Kur’ân’da 7’nin katı olan sûrelerde 27 kere geçmektedir. Gökler kelimesinin 27 kere geçmesi tek başına bir mâna ifâde etmiyor gibi. Ay kelimesi de tüm Kur’ân’da 27 defâ geçiyordu. Gökler kelimesinin 27 kere geçmesi, Ay (Kamer)’e bir atıf olabilir mi acaba? Gökler kelimesinin 7’nin katı sûrelerde geçtiği bu 27 âyetin, sûre numaralarını ve âyet numaralarını topladığımızda, sonuç: 1959! (Yâni, Ay’a ilk insansız uzay aracının indiği târih). Muhteşem!
-
Ne diyordu Allâh Teâlâ 84/18-19’da?:
-
Ve dolunay hâline geldiği zaman Ay.
-
Siz elbette binip tabakadan tabakaya geçeceksiniz.
-
Bu tabakalar göklerin tabakasıydı ve gökler 7 tabakaydı.
.jpg)
Gökler (Semâvât) kelimesiyle ilgili hemen yukarıda bahsettiğim bulguların detaylı ve özet olarak excel formatını şuradan indirebilirsiniz: Gökler (Semâvât) kelimesi.
NEDEN ÎMÂN ETMEZLER:
Ay’a gidileceğine işaret eden 18. ve 19. âyetlerden sonra 20. âyette “O halde onlara ne oluyor ki iman etmiyorlar” diye sorulması çok mânidardır.
84 (İnşikak Sûresi)/16-25. âyetler:
-
Elmalılı Hamdi Yazır Meâli (Sâdeleştirilmiş):
-
16) Şimdi yemîn ederim o şafağa.
-
17) Ve geceye ve derlediğine.
-
18) Ve dolunay hâline geldiği zaman o Ay’a.
-
19) Ki sizler elbette binip binip tabakadan tabakaya geçeceksiniz.
-
20) O halde onlara ne oluyor ki, imân etmezler?
-
21) Ve karşılarında Kur’ân okunduğu vakit secde etmezler.
-
22) Hatta o inkâr edenler yalanlarlar.
-
23) Halbuki Allâh içlerindekini biliyor.
-
24) Onun için onlara acıklı bir azâp müjdele.
-
25) Ancak îmân edip sâlih işler yapanlar başka, onlara tükenmez bir ecir var.
Bu sayfa 2292 kez ziyaret edilmiştir.